20 Kasım 2009 Cuma

Galatasaray 3 Beşiktaş 0



Haftanın son maçında Galatasaray, Beşiktaş'ı 70 dakikada geçerek 2. sıradaki yerini korudu. Maça şöyle bir göz ucuyla bakabildim, birkaç not da almışım ama aslında öyle uzun uzadıya anlatılacak bir maç olmadı.

Beşiktaş'ın servis karşılamada yetersiz kalacağını biliyordum ama bu kadar dibe vuracağını pek tahmin etmemiştim.  İstatistik kağıdını açıp baktığınızda Beşiktaş yine iyi servis karşılamış gözüküyor ama bu takımın birincil sorunu servis karşılayamaması. Bu yüzden hep diyorum maç raporlarındaki rakamlar çok aldatıcı. Bugün de servis karşılama istatistikleriyle sahadaki oyunun taban tabana zıt olduğu bir maç izledik. Bülent Hoca ikinci sette takımın yarısını değiştirerek bir çözüm aradı ama Beşiktaş'ın eldeki kadrosunda böyle bir çözüm yok. Mutlak surette manşeti iyi bir 4 numara transfer etmek zorundalar.  Yağmur'la  Gizem'le falan bu iş çözülmez.  Halbuki Beşiktaş  gayet iyi bir kadroya sahip ama bir  tane düzgün smaçörün olmaması bütün kadronun dengesini bozuyor. Takımın potansiyelinin çok azını sahada görebiliyorsunuz. Manşet gelmedikten sonra pasör, çapraz veya ortaların çok kaliteli olması bir şey değiştirmiyor. İlk toplar böyle sağlıksız çıktığı sürece onlar da oyunu seyretmekten başka bir şey yapamıyorlar. Sağlam bir 4 numarayla Beşiktaş takımı bir seviye yukarı çıkar ve en azından bu ligde kolay lokma sınıfından kurtulur. Manşet sorunları bir yana Beşiktaş koca maçı tek bir blokla tamamlamış ki o bloğu da Deniz'in acemice yaptığı bir hücumdan  çıkartabildiler. Bu da iyi servis atamadıkalrının göstergesi. Eğer Galatasaray'ı servislerle zorlamazsanız işiniz zor. Kaldı ki Galatasaray'da servise karşı manşette çok çabuk oyundan düşebilecek isimler de var ama Beşiktaş bugün bu zaafları hiç kullanamadı. Bugün öğrendiğime göre Eczacıbaşı, hafta sonu Esra olmadan çıkacak sahaya. Bakalım Beşiktaş bu zaafiyeti kullanabilecek mi. Eğer böyle servis atarlarsa mümkün değil tabi ki. Kısacası Beşiktaş iyi sinyaller vermiyor. Gerekli transfer yapılmadığı sürece de Beşiktaş'ın her maçında benzer görüntüler izleyecek ve hep aynı şeyleri konuşacağız.

Galatasaray şimdilik gayet iyi gidiyor. Seri galibiyetler güzel fakat Fenerbahçe maçından bu yana çok da denk rakiplerle oynamadıklarını göz önüne almak gerek. Vakıfbank maçı belki bu kategorinin dışında tutulabilir lakin Vakıfbank'ın da bu sezon çok istikrarsız bir takım olduğunu düşünürsek o maçın da ne kadar sağlıklı bir gösterge olduğu tartışılır. Mesela Odintsovo karşısındaki hazırlık maçları güzel bir örnek oldu onlar açısından. 3 maçta rakibi zorlayamadılar bile. O yüzden ligdeki bu gazozuna maçlardan çok o tarz rakiplere karşı ne yaptıkları ve yapacakları önemli. Galatasaray için iki önemli sorun var: Birincisi servise karşı manşetlerde liberolar dahil güven veren bir isim yok. Galatasaray etkili servis atıldığında çok çabuk oyundan düşen bir takım. Beşiktaş bugün biraz istikrarlı servis atınca ciddi bir kopma oldu takımda ama karşı tarafın kapasitesi sınırlı olunca maçı döndürebiliyorsunuz. Aksi takdirde karşınızda alıp götürecek bir takım varsa set farka gidiyor. İkinci büyük problem hücumda bütün olayın Ivana'ya bağlı olması. Bugün yine atakların yarısında adres Ivana olmuş. Bu şekilde oynayarak Beşiktaş, Beylikdüzü gibi takımları rahatça yenersiniz ama yarın şampiyonluk adaylarıyla Play-Off maçlarına çıktığınızda sadece Ivana yetmez ve yetmeyecek de. Kaldı ki herhangi bir sakatlık durumunda alternatifi de yok.

Galatasaray için sezon başından beri yaptığım bir yorum var ve bu yorumumun hala arkasındayım. Galatasaray'ın şampiyonluktaki rakipleri kadro derinliği ve kalitesi olarak bir iki seviye yukarıdalar. Eğer Galatasaray ciddi hedefler peşindeyse aradaki bu farkı kapatabilmek için oyuncularından ekstra verim almak zorunda. Özellikle hücumda smaçör ve ortaların ekstra katkısı şart. Tabi bunun için de pasöre iyi manşet gelmesi lazım yoksa hep ilk seçenek Ivana'yı kullanmak zorunda. Ivana da gözü kapalı top atabileceğin, havadaki her toptan skor bulabilecek, her türlü bloğu aşabilecek kadar üst düzey bir isim değil. Evet şu anda takımı sürüklüyor ancak karşısındaki rakiplerin kapasitesi arttıkça Ivana'nın hücumdaki defoları da ortaya çıkacaktır. En yakın örnekler Fenerbahçe Acıbadem ve Odintsovo maçları mesela. Gerçi bu noktada Elif konusunda da ciddi şüphelerim var. İyi manşet gelse de takımı dengeli oynatabilecek mi benim için soru işareti.

Toparlamak gerekirse Galatasaray cephesinde varlığı hissedilen aksamalar bu şekilde. Bunlara bir çözüm bulunur mu bilemem ama bu düzen devam ederse sezon sonunda Play-Off yarı finali oynamakla övünür yine camia. Şahsi fikrim zaten eldeki kadroyla bu ligde bunu yapabilmek çok da övünülecek bir durum değil. Galatasaray'ın mevcut düzende bu sezon gidebileceği en üst noktayı Menezes, Krismanovic gibi isimlerin hücumdaki katkıları ve devamlılığı belirleyecek. Eğer skor yükünde Ivana'ya destek çıkarsa Play-Off finali oynamak mümkün aksi takdirde bu uzun maratonda diğer üç şampiyonluk adayı karşısında Galatasaray'ın bu kadrosunun nefesi yetmez. Tüm bu yazdıklarım bu sene hedef olarak gösterilen Challenge Cup için de geçerli. Orada da çok kolay rakipler beklemiyor Galatasaray'ı.

Son bir not da iki takımın taraftarlarına. Maçın hafta içi olması, saati, voleybola olan ilgisizlik falan bunların hepsi bir yana formaları sahaya çıksa 10 bin kişi gelir denen bu iki camianın takımlarının 100 kişiyi bile bulmayan bir seyirci kitlesinin önünde oynaması hem taraftarın hem de kulüp yönetimlerinin ayıbıdır.


Hiç yorum yok: