29 Kasım 2009 Pazar

7. Hafta Değerlendirmesi



7. hafta 2 maç dışında tamamlandı. Fenerbahçe - Vakıfbank maçıyla ilgili geniş geniş yazdığımız için diğer maçlara kısaca bakalım.

Esra'sız Eczacıbaşı kolay maç trafiğinin de verdiği avantajla yoluna devam ediyor. İller Bankası servislerde pek zorlayamamış belli ki zira Neriman tam anlamıyla şov yapmış. Bu sezon Eczacı'nın Mirka endeksli olmayan tek maçı bu maç herhalde. Neriman ve Mirka aynı hücum turlarında yer almışlar. İkisinin aldığı top sayısına bakılırsa Eczacıbaşı arka alandan epey bir hücum yapmış sanırım. Neriman'ın yüksek yüzdelerinde en önemli faktör pek manşet almamış olması. Bunun da iki nedeni olabilir. Ya İller Bankası'nın servislerdeki hedefi değildi ya da çoğunlukla servisten saklandı. İller'deyse servislerin çoğunlukla Natalia'ya gittiği görülüyor. Pek istedikleri gibi gitmemiş işler. Maç boyunca iyi servis atabildiklerini sanmıyorum öyle olsaydı sadece 2 blok sayısında kalmazlardı. Yalnız Eczacı'da geçen seneki sistem neyse bu sene de aynı vaziyet devam ediyor. Geçen yıl Naz yüzünden takımın yavaş oynadığı ortaları kullanamadığı söyleniyordu şimdi Maja gibi kendini ispatlamış gayet kaliteli bir pasör var ama hala daha doğru düzgün orta hücumu yok. Bütün olay yine köşelerde. Eczacıbaşı büyük ihtimalle ilk yarıyı ikinci sırada tamamlar. Önlerindeki tek zor maç Galatasaray maçı gibi görünüyor. Şahsen Eczacıbaşı'nın Fenerbahçe dışında bir takıma yenileceğini düşünmüyorum mevcut şartlarda.

Galatasaray, İzmir'de önemli bir galibiyet aldı ama 1 puan daha bıraktı. Ligde Fenerbahçe dışındaki takımlar için 2 veya 3. sırayı almak büyük önem taşıyor zira play-offlarda final yolu buradan geçiyor. Bu yüzden kaybedilen her puan ileride çok aranabilir. Yalnız benim bu maçta anlamadığım bazı noktalar var. Maç raporuna göre Galatasaray müthiş servis karşılamış fakat ortada biri 25-13 kaybedilmiş iki tane set var. Dahası bir takım bu kadar iyi servis karşılarken nasıl %45'lerde hücum edebilir? Ya istatistikler baştan savma tutuluyor ya da Galatasaray'ın pasör sıkıntısı var. Ben her iki seçeneğe de evet diyorum. Bu yıl en az 3-4 maçını izlediğim Galatasaray'ın servis karşılama istatistikleri bu kadar iyi olamaz. Asystel - Fener, Perugia - VGS maçlarındaki statslara baktığımızda Galatasaray'ın bu dört takımı neredeyse ikiye katlayacak derecede iyi servis karşıladığı gibi bir sonuç çıkıyor ortaya. Bu takımların kadro kapasitelerine bakıp sonra kağıt üzerindeki rakamları karşılaştırdığımızda ciddi bir gariplik var. Bunun nedeni de gayet açık: bu ligde birkaç takım dışında servis karşılama istatistikleri tamamen keyfi ve fazla optimist tutuluyor. Dolayısıyla Galatasaray'ın kağıt üzerindeki haliyle sahadaki gerçeklerin pek bir alakası yok. Kağıt üzerinde bu kadar iyi gözüken Galatasaray'ın Fenerbahçe, Eczacıbaşı, Odintsovo gibi ciddi takımlarla oynadığı 4 maçta sadece 1 set alabilmiş olması durumu yeterince özetliyor bence.

Nilüfer - Beşiktaş maçında Nilüfer'in yenilgisi benim için biraz sürpriz oldu. Maçı izlemedim ama Beşiktaş'ta yeni transfer Santos oynamamış. Bildiğim kadarıyla 1 haftadır takımla çalışıyordu. Bunun dışında maç raporuna bakınca gördüğüm şeylerden biri Nilüfer'in Yağmur'un üzerine yeterince servis atmadığı. Normalde Yağmur açık ara hep en çok servis karşılayan oyuncu oluyor Beşiktaş'ta. Bugünse 3. sırada kalmış. Beşiktaş'ın Nilüfer'e karşı bile ekstra hücum opsiyonu devreye sokamaması cidden düşündürücü bir durum. Her iki atağın biri yine Popovic'in elinden çıkmış ve alınan 70 sayının yarısı Popovic'ten geliyor yine. Böyle bir düzenle ilk 4 hayal Beşiktaş için. Umarım Dos Santos en azından hücumda takımı biraz dengeler çünkü  Beşiktaş'ın böyle bir opsiyona gerçekten ihtiyacı var. Popovic'in yüzdeleri ise gerçekten inanılmaz. Zaten maçı tek başına alıp götürmüş desek yeridir. Nilüfer ortadan iyi hücum yapmış ama Popovic'i durduramamışlar belli ki.  Maçın 3. setindeki istatistiklerse komedi gibi. Her iki takımın toplam 23 hatası var. Neredeyse 1 set yapıyor. Bu seti izleyip de zevk alan voleybolsever var mı merak ediyorum cidden?

Hiç yorum yok: