24 Ocak 2010 Pazar

Eczacıbaşı Zentiva 0 Fenerbahçe Acıbadem 3


Özgür'ün yazısında belirttiği gibi Fenerbahçe için hazırlık maçı gibi bir şey oldu bu karşılaşma. Maç öncesi Mirka'sız Eczacıbaşı'nın zaten maça ortak olma gibi bir iddiası yoktu. Hatta görüldüğü üzere Mirka olmadan böyle bir maçta ciddi anlamda basit bir takım görüntüsü verdiler.

Fenerbahçe bu maça sezon başında alıştığımız gibi disiplinli ve iyi servis atarak başladı. Birkaç maç öncesine kadar oyunu riske etmiyor dediğimiz Fenerbahçe bugün servisleri olabildiğince zorladı. Eczacıbaşı'nda bu servislere direnebilecek sadece iki oyuncu vardı. Esra ve Gülden. Esra'nın da sakatlıktan yeni çıkmış olması manşetlerde Eczacıbaşı'nın zaten az olan direncini tamamen düşürdü. Gülden'i olabildiğince servislerde hedef olmaktan uzak tutan Fenerbahçe taktik servisleri tamamen Esra ve Natalia üzerine yıktı. İlk setin ortalarından  itibaren Neriman'ın hücumdaki etkinliği açılan farkı kapattı ve bu set beklenenden daha az bir farkla bitti.

İkinci sette oyun biraz çekişmeli başlar gibi olduysa da teknik molanın ardından gelen Fenerbahçe servisleri Eczacıbaşı'nı oyundan düşürmeye yetti. Neriman'ın da hücumdaki kanallarının tıkanmasıyla birlikte Eczacıbaşı setin kalanını amaçsız bir şekilde oynayarak 25-12'lik bir skorla rakibine teslim oldu.

Son sette yine 2. sete benzer şekilde hafif bir Eczacıbaşı direnci vardı. Bu direnç ikinci teknik molaya kadar sürdü ama Fenerbahçe bu noktadan sonra yine vitesi arttırıp seti 25-17 maçı da 3-0 gibi net bir skorla kazanarak ligin bitimine haftalar kala liderliğini neredeyse garanti hale getirdi.

Maçta fazla teknik taktik konuşulacak bir şey yoktu açıkçası. Fenerbahçe'de Jan de Brandt biraz da rakibinin adından ürkmüş olacak ki yedeklerini oyunun hiçbir anında düşünmedi. Karşı taraftaysa maç bitse de gitsek havasındaki Beppe gidişatı değiştirecek en ufak bir hamle bile yapmaya gerek duymadı. Eczacıbaşı gibi bir takımın Mirka yok diye elinin kolunun bağlanıp bu kadar sıradanlaşması ligdeki rekabet açısından hiç de hoş bir durum değil. Kenar yönetiminden tut sahadaki oyunculara kadar kimse bu maçı kazanabileceğine inanmamış. Fenerbahçe elini kolunu sallaya sallaya maçı kazandı. Eczacıbaşı bile Fenerbahçe'ye direnç gösteremedikten sonra kim gösterecek ki? Sezon başında müthiş hırslı bir oyun sergileyen Maja'nın bile bu kadar silik ve teslimeyetçi bir oyun oynadığını görmemiştim. Takımın genel havası ona da sinmiş anlaşılan.

Fenerbahçe cephesinde eleştirilebilecek tek konu yedeklerin hiç şans bulamaması olmalı. Naz, İpek, Blom gibi oyuncular molalarda çoğu zaman ısınmaya bile gerek duymadılar. Yani onların bile oyuna girmek gibi bir beklentisi yoktu herhalde. Fenerbahçe artık VGS maçına kadar ligde çok rahat bir fikstüre giriyor. Muhtemelen aslar bol bol dinlenme fırsatı bulacaklardır. Drickx'in bugün yine bir önceki hücumda hata yapan oyuncuya pas atma ısrarını gördük. Bu ikinci pasların çoğunda başarı sağladı fakat garanti oyuncular varken neden ısrarla fantastik paslar deniyor merak ediyorum. Hele Gamova öndeyken tutup arka alandaki Osmokroviç'e paslar atması çok tartışılacak tercihler. Şu da artık çok net ki Drickx varken Fenerbahçe'nin orta hücumları  yeterince etkili olmuyor.

Bugün oynanan maçların ardından ligde ilk sıranın sahibi kesinleşti gibi bir şey. Fenerbahçe'nin altındaki koltuğu kaybetmesi mucize olur herhalde. İkincilik için haftaya Vakıfbank-Eczacıbaşı maçının sonucu epey belirleyici olacak. Vakıfbank'ın daha Fenerbahçe'yle oynayacağını düşünürsek, Eczacıbaşı haftaya 3-2 gibi bir skorla kaybedetse bile ikincilik için hala şansı var. Gerçi ikinci veya üçüncü sıra Şampiyonlar Ligi'ne katılım dışında çok büyük bir avantaj sağlamıyor

23 Ocak 2010 Cumartesi

Galatasaray 0 Vakıfbank Güneş Sigorta TT 3

Maç tahmini yazımda söylediğim gibi Vakıfbank'ın normal şartlarda rahat kazanması gereken bir maçtı ve öyle de oldu. Neslihan'ın artan form grafiği hücum yönünden direkt ona bağlı olan takımını da gün geçtikçe rahatlatırken, Galatasaray takım olarak yerinde saymaya devam ediyor..

Galatasaray ilk devredeki maçlarda Ivana'nın yanına ara ara Krismanovic'i ekleyerek hücumda bir nebze rahatlama fırsatı buluyordu ancak Krismanovic ikinci devreyle birlikte müthiş bir düşüş içerisinde. Bugün de 4 sayıyla çok kısır bir maç çıkarmış. Smaçörler Deniz ve Valeska'nın kapasitesi belli. Hiçbir zaman bu tarz bir takımda istikrarlı skor opsiyonu olabilecek durumda değiller. Eldeki seçenekler bu kadar azalınca Elif de Ivana üzerine oynamış. Ivana %35'lik bir hücum yüzdesinde kalınca doğal olarak Galatasaray maça ortak olamamış. İkinci sette 8-0'lık bir Vakıfbank serisi var ki ikinci teknik molaya kadar skor 16-3'e kadar gelmiş. Oradan sonra muhtemelen rehavetle birlikte Galatasaray 20'yi bulmuş ancak haliyle bu kadar geriden gelip böyle bir rakibe karşı set almak biraz zor.

Galatasaray'da son birkaç maçtır dikkat çeken bir diğer baş ağrısı da manşet hataları. Geçen hafta 15, bu hafta da 12 manşet hatası yapmışlar. Yani set başına neredeyse 5 manşet hatasıyla oynuyorlar. Bu çok ciddi bir rakam. Üstelik Galatasaray'ın bu kadar yüksek savunma hatasını tolere edebilecek bir hücum gücü de yok. Bunlara servis ve hücum hatalarını da eklediğinizde rakiplerin sayı almak için çok bir çaba göstermesine gerek kalmıyor.

Sezon başından bu yana her takım kendisini bir adım ileri atarken Galatasaray'da oyun tarzı da dahil hiçbir değişiklik göremiyorum. Yapılan hatalarda herhangi bir düzelme olmadığı gibi aksine mesela manşet hataları sürekli bir yükseliş içerisinde. Galatasaray'ın bu yıl zirvedeki üçlüyle oynadığı maçlara bakarsak play-offlarda yarı finalden ötesi hayal bana göre. Bir tek ilk devredeki VGS maçı var ki onlar da toparlanınca Galatasaray'a set alma şansı bile vermediler. O maçı saymadığımızda toplam 5 maçta Galatasaray sadece 1 set alabilmiş bu üç rakibinden. Aylar önce de yazmıştım Galatasaray'ın mutlaka bir libero ve iyi bir smaçör transferine ihtiyacı var diye ancak o yönde bir girişim olmadı ve olacak gibi de durmuyor. Gerçi şöyle bir düşünüyorum. GSTV bu maçı yayınlamaya gerek görmemiş, maçın üzerinden saatler geçmesine ve maç İstanbul'da olmasına rağmen resmi web sitesi maçla ilgili tek bir fotoğraf bile koymamış. Yani bu yaklaşımlara bakarsak kulübün takıma olan ilgi düzeyi kendini az çok belli ediyor. Haliyle transfer yapılmasını beklemek de komik olurdu.

Vakıfbank'ın yükselişi aynı hızla devam ediyor. Fenerbahçe'ye kaybettikleri günden bu yana arada tek bir Pesaro mağlubiyeti var. Vakıfbank cephesinde en göze çarpan nokta Neslihan'daki yükseliş. Gerek Avrupa gerekse Ligde bu durum kendini net bir şekilde hissettiriyor. Vakıfbank'ı farklı kılan bir diğer nokta orta oyuncular. Kinga-Poljak ikilisi bir arada olduğunda ortadan bol bol sayı çıkarıyorlar. Bugün de ortadaki bu ikili Neslihan'la birlikte ikinci temel hücum silahı olmuş. Dolayısıyla smaçörlerde yaşanan sorunlar çok rahat bir şekilde tolere edilebiliyor.

Servis karşılamada Galatasaray'ın Nikolic ve Gözde üzerine attığı servisler istenen etkiyi vermemiş Nikolic'in yüksek manşet yüzdesi Galatasaray'ın planlarını epey bozmuş sanırım. Burada Galatasaray'ın stratejisini tahmin etmek zor değil. Nikolic'te yaşanacak manşet sorununda VGS'nin taktiği otomatikman Nikolic'i servisten saklamak ve Gizem'e daha geniş alanda manşet aldırmak oluyor fakat bugün böyle bir sıkıntı olmadığından servis karşılamada taktik bir değişikliğe gitmeden rahat bir maç çıkarmışlar.

Vakıfbank, haftaya Eczacıbaşı'yla çok önemli bir maça çıkacak. Bugünkü galibiyetle Vakıfbank'ın üçüncülüğü artık garanti gibi bir şey. Eczacı ve Vakıfbank büyük ihtimalle play-off yarı finalinde kapışacaklar. İkincilik veya üçüncülük arasında saha avantajı dışında pek bir fark yok. Dolayısıyla haftaya oynanacak maç  iki takım için de daha çok bir güç testi olacak.

Yaklaşık yarım saat sonra başlayacak Eczacıbaşı - Fenerbahçe maçından sonra ligde ilk 3 hemen hemen belli olacaktır. Dördüncü sırada Galatasaray hala avantajını koruyor ancak sarı-kırmızıları çok zor bir play-off yolu bekliyor olacak. Çeyrek finalde muhtemel rakip ligin  en dişli takımlarından biri olan İller Bankası olacak ki 3 maça uzamaya aday bir seri. Galatasaray bu seriden epey yıpranmış bir şekilde Fenerbahçe veya Eczacıbaşı'nın karşısına çıkabilir. Bu iki takımı da çeyrek finalde rahat maçlar beklediği için Galatasaray'ın işi çok zor.

22 Ocak 2010 Cuma

13. Hafta Tahminleri

Bu hafta zirve için oldukça önemli iki maç var. Fenerbahçe ve Eczacıbaşı liderlik koltuğu, Galatasaray ve Vakıfbank'sa üçüncülük için kritik maçlara çıkacaklar. Puan durumuna bakıldığında birbirini yakından ilgilendiriyor bu maçlar. Fenerbahçe kazanırsa zirveyi artık tamamen tekeline alacak. Eczacıbaşı'nın kaybetmesi demek onları sadece birincilikten uzaklaştırmayacak,  hemen ardından gelen Vakıfbank için  de ikincilik şansı anlamına gelecek. Galatasaray'ın ikincilik şansı çok zor olsa da dördüncülükten dolayısıyla yarı finalde Fenerbahçe'yle eşleşmekten kurtulması açısından bu maçta alacağı bir galibiyet çok önemli. Ancak Galatasaray-Vakıfbank maçı DSpor'un da GSTV'nin de yayın programında yok. D-por'un Eczacıbaşı - Fenerbahçe maçını tercih etmesi kadar doğal bir şey olamaz ancak aynı saatlerde herhangi bir canlı yayını olmayan GSTV'nin bu maçta evsahibi olmasına rağmen yayın yapmaması düşündürücü.

Maç tahminlerim:

Eczacıbaşı Zentiva - Fenerbahçe Acıbadem
Eczacıbaşı'nda takımın hücum yükünün yarısını tek başına çeken Mirka'nın olmayacağı söyleniyor dolayısıyla zaten ağır basan Fenerbahçe'nin 3-0 veya 3-1'lik bir skorla kazanacağını tahmin etmek zor değil.

Galatasaray - Vakıfbank GSTT
Vakıfbank sezonun ilk yarısındaki Vakıfbank değil. Çok daha derli toplu oynuyorlar. Galatasaray'a bir kez daha kaybedeceklerini sanmıyorum. 3-0 veya 3-1 VGS galibiyeti.

Nilüfer Belediyesi - MKE Ankaragücü
Nilüfer kendi sahasında pek maç vermeyen bir takım. 3-1 veya 3-2 Nilüfer galibiyeti normal sonuç olur.

İller Bankası - Ereğli Belediyesi
Ligin iki önemli başaltı takımının mücadelesinden bence İller Bankası galip çıkar.

Beşiktaş - Beylikdüzü
Beşiktaş son 1 aydır ciddi toparlanma sinyalleri veriyor ama zaten bu maçta açık ara favoriler. 3-0 Beşiktaş alır.

Karşıyaka DYO - Yeşilyurt
Karşıyaka geçen hafta Beylikdüzü'ne ikinci kez set vererek yine bir ilki başardı. Tabi çok da övünülecek bir durum yok ortada. Karşıyaka için kolay bir maç olmayacak. Bence her iki tarafın da kazanabileceği bir maç.

13. Hafta Programı



23 Ocak Cumartesi

13.00 Galatasaray - Vakıfbank GSTT
13.30 İller Bankası - Ereğli Belediyesi
13.30 Beşiktaş - Beylikdüzü
16.00 Karşıyaka DYO - Yeşilyurt
17.00 Nilüfer Belediyesi - MKE Ankaragücü
17.30 Eczacıbaşı Zentiva - Fenerbahçe Acıbadem (DSpor ve FBTV)

21 Ocak 2010 Perşembe

Şampiyonlar Ligi 2. Tur Eşleşmeleri



Indesit Şampiyonlar Ligi'nde 2. tur eşleşmeleri ve Final Four'un evsahibi belirlendi. RC Cannes beklendiği gibi evsahipliğini aldı. Çekilen kuralar ve takımların sonraki eşleşme prosedürleri şu şekilde.

P1: Vakıfbank GSTT - Universitet Belgorod / Asystel Novara - Enion Energia
P2: Dinamo Moskova - Zarechie Odintsovo / Fenerbahçe Acıbadem - Metal Galati
P3: Volley Bergamo - Fakro Muszynianka / Scavolini Pesaro - Modranska Prostejov

Eğer aynı ülkeden iki takım gelmediği takdirde Final Four'da Cannes P1'den gelen takımla oynayacak. P2 ve P3'ten çıkan iki takım da birbirleriyle oynayacaklar. Aynı ülkeden iki takım gelirse bunlar birbirleriyle eşleşecekler. Beklenen sonuçlar olursa Final Four'da en az bir İtalyan takımı olması garanti.

Kuralar normal geldi bana. Bu saatten sonra şöyle olsa daha iyi olurdu demek saçma olur. Takımlarımız F4 hedefliyorsa her halükarda bu yollardan geçmek zorundaydılar zaten. Fenerbahçe açısından olası eşleşmede Dinamo maçları bu kez çok daha zor geçecek. İki takım da birbirini çok iyi tanıyor artık. Sanmıyorum ki Moskova'daki gibi bir maç olsun bu seride.

Temsilcilerimizden birine F4'ten önce bir İtalyan takımı gelmesi garantiydi zaten o da Vakıfbank'a kısmet olacak anlaşılan. Novara diğer iki İtalyan'a göre biraz daha yumuşak bir takım. Kadro ve oyun yapısı, yaşadıkları sorunlar Vakıfbank'la benzeşiyor. Ancak Staelens transferi pasör konusunda Novara'yı VGS'nin önüne geçiriyor ki Vakıfbank'ın sezon başından beri burada yaşadığı sıkıntılar ortada. İki takım da bu turu geçerse ilginç maçlar izleyeceğiz orası kesin.

Fenerbahçe ve Vakıfbank açısından asıl zorluk, kupa ve Avrupa'da elenmemeleri durumunda, önümüzdeki 2 aylık sürede yaklaşık 20 civarı maç oynamak zorunda kalmaları olacak. Bu da 3 güne 1 maç anlamına geliyor. İki takım da ligde büyük ihtimalle yedek ağırlıklı kadrolarla fazla kasmadan takılacaklardır. Zaten ligdeki sıralamalar da az çok belli. F4'ün sonrasındaysa yine zorlu bir play-off trafiği olacak. Hayırlısı olsun diyelim.

2 Ocak 2010 Cumartesi

Karşıyaka DYO İlk Devre İstatistikleri


Toplam İstatistikler



Set Başına Düşen İstatistikler



Kazanılan Kaybedilen Sayıların Dağılımı


Ereğli Belediyesi İlk Devre İstatistikleri

Toplam İstatistikler



Set Başına Düşen İstatistikler



Kazanılan Kaybedilen Sayıların Dağılımı


Beşiktaş İlk Devre İstatistikleri

Toplam İstatistikler



Set Başına Düşen İstatistikler



Kazanılan Kaybedilen Sayıların Dağılımı


İller Bankası İlk Devre İstatistikleri

Toplam İstatistikler



Set Başına Düşen İstatistikler



Kazanılan/Kaybedilen Sayıların Dağılımı