27 Kasım 2009 Cuma

Fenerbahçe Acıbadem 3 Vakıfbank Güneş Sigorta TT 1



Haftalardır beklenen maçta Fenerbahçe Acıbadem Vakıfbank Güneş Sigorta'yı 3-1'lik skorla geçti. Sarı-Lacivertliler ilk kez set kaybetti ama maçı puan kaybetmeyecekleri bir skorla kazanmayı başardılar. İlerleyen günlerde bu maçın istatistiksel olarak detaylı analizlerini yapacağız o yüzden şimdilik kısaca bazı notları geçelim.

Maçın ilk setinde Fenerbahçeli oyuncularda neredeyse elle tutulacak derecede belirgin bir stres vardı. Nedenini bilmiyorum ama bu takım sezon boyunca böyle çok  maçlar oynayacak ki zaten kadrodaki oyuncular bu tarz maçlara çok alışıklar. 3-3'e kadar dengede giden ilk sette bu andan sonra önce Nikolic'le başlayıp ardından Poljak'la devam eden uzun bir Vakıfbank serisi izledik. Fenerbahçe'nin manşet alamaması bir yana yapılan hücumlarda da müthiş yüksek bir hata oranı vardı. Üstüne Vakıfbank'ın yüksek blokları da eklenince Fenerbahçe sayı alamaz hale geldi. Poljak servis serisini bitirdiğinde skor 4-12 Vakıfbank lehineydi ve bu sayıların yarısından fazlası rakip hatalardan alınmıştı. Aslında bu seride Nikolic'in çok etkili servis attığını söyleyemem ancak Fenerbahçeli oyuncularda konsantrasyon sorunu had safhadaydı. Sonrasında gelen Poljak'ın etkili servisleriyse Fenerbahçe için ölümcül oldu. Bu andan sonra bu seviyede kolay kolay set çeviremezsiniz. Fenerbahçe'deki konsantrasyon sorunu teknik molanın sonrasına dek sürdü. Bu arada Vakıfbank servislerinin gevşemesiyle birlikte taraftarın da gazıyla Fenerbahçe oyuna ortak olmaya çalıştı ve fark bir ara 3 sayıya kadar indi ancak Vakıfbank seti 25-20 kazanmayı başardı. Fenerbahçe'yi bu sette oyundan koparan etkenin manşetlerin zayıflığından çok yapılan basit hatalar olduğunu belirtmek gerek zira set sona erdiğinde Vakıfbank'ın kazandığı 25 sayının 10'u rakip hatalardan gelmişti.

İkinci set Fenerbahçe'nin oyuna asılarak başlaması beklenirken Vakıfbank, Stam'ın servisleriyle 5-0'lık bir seri yakaladı. Tam bu anda Çiğdem'in servise geçmesiyle bu sefer Fenerbahçe'nin servislerini izlemeye başladık. 7-0'lık seriyle sette ilk kez öne geçtiler. Nikolic üzerine atılan servisler Vakıfbank'ın direncini çok çabuk kırdı ve ikinci teknik moladan sonra açılan fark bir daha kapanmayınca Fenerbahçe seti 25-19 kazandı.

Üçüncü set ilk setin kopyası gibiydi. Tek fark bu sefer takımların yer değiştirmiş olmasıydı. Fenerbahçe servisleri tamamen Vakıfbank'ın zayıf halkası olan Nikolic'e yığınca rakibini iyice oyundan düşürdü. Bu bölümde Naz'ın 10-0'lık serisi gördüğüm en uzun servis serilerinden biriydi ve seti kazandıran baş faktördü. Guidetti Nikolic'i servisten saklamak için çeşitli hamleler yaptı. Gizem'e daha geniş bir alanda manşet karşılattırdı, Gözde'yi oyuna aldı, Güldeniz'i denedi fakat tüm bu müdahaleler bu kez Gizem'in manşetlerde aksamasıyla büyük darbe aldı. İlk sette Fenerbahçe'nin oyuna girememesiyle iyi bir görüntü çizen Vakıfbank'ın servis karşılama yüzdeleri de ikinci sette önlenemez bir şekilde düşmeye başladı ve bu sette tek haneli rakamlara kadar gerileyerek dibe vurdu. Fenerbahçe de sadece servis atıp blok tutarak oldukça rahat bir şekilde 25-14'le setlerde skor üstünlüğünü yakaladı. İlk sette sadece tek manşet hatası yapan Vakıfbank diğer iki sette 11 direkt manşet hatasıyla oynadı. Manşetlerin hatalı olması bir yana Vakıfbank'ın bu sette karşıladığı 23 servisten sadece 8'inde top pasörlerin eline ulaşabildi. Dolayısıyla pasörleri değiştirmenin pek bir faydası olmadı. Bu hataların üstüne blok ve hücum hatalarından kaynaklanan 12 sayı da eklenince Vakıfbank rakibine neredeyse tam bir set almaya yetecek kadar sayı kazandırdı iki sette. Neslihan'ın hastalık nedeniyle bitkin halini de hesaba katınca Vakıfbank oyundan tamamen pasifize oldu. Öyle ki bu sette tek bir blok sayısı bile kazanamadılar.

Servislerin hakimiyetinde geçen ilk üç setin ardından son sette topun çok daha fazla oyunda kaldığını gördük. İki takımdan da oldukça sağlam defans aksiyonları izledik ve epey uzun ralliler dönünce set uzun süre başa baş gitti. İşte bu noktada Fenerbahçe'ye maçı getiren iki faktör oldu. Birincisi hücum üstünlüğüydü. Oyunun sıkıştığı, hücum yüzdelerinin düştüğü, savunmaların tam konsantre olmasıyla rallilerin uzadığı kritik anlardaki toplara son noktayı koymada Fenerbahçe daha başarılı olunca setin sonlarına doğru Vakıfbank'ın direnci düşmeye ve fark açılmaya başladı. Vakıfbank tarafında direkt manşet hataları minimuma inse de toplar yine pasörlerin eline değmiyordu. Fenerbahçe de sık sık aynı durumlara düştü bu maçta ancak maçı getiren ikinci faktör de tam buradaydı. Vakıfbank'ta ikinci top pasöre gelmediğinde takım hücum kuramazken, Fenerbahçe'de ikinci top kime gelirse gelsin iyi kötü hücum aksiyonları izledik. Paslar kötü dağıtılsa bile en azından bir şekilde hücuma dönüştürülerek rakibe rahat top çıkarma imkanı verilmedi. Osmokrovic gibi havadaki her topa korkmadan smaç vurabilecek güven ve cesarete sahip oyuncuların önemi böyle anlarda ortaya çıkıyor.  Vakıfbanklı oyuncularsa direkt üstlerine gelen ikinci topları bile oyuna sokmaya çalışmadan pasörü bekleyince maçın kaybedilmesi onlar için kaçınılmaz bir hal aldı. Fenerbahçe'nin dengesiz gelen ikinci ve üçüncü toplardaki bu üstünlüğü seti 25-18 maçı da 3-1'le Sarı-Lacivertliler'e getirdi.

Bu maç bize Vakıfbank'ın mevcut kadrosundan asla verim alamayacağını gösteren önemli ipuçları verdi. Mesela Fenerbahçe üçlü hücum turlarında +18 rakamını yakalarken Vakıfbank'ın bu turlardan -16'yla çıkması önemli bir ayrıntı. Vakıfbank'ta ciddi bir pasör sorunu var. Manşetler kötü gelebilir ancak iyi toplar geldiğinde de pasör ve smaçörler arasında (özellikle ortalarla) çok ciddi uyum problemleri var. Bu seviye takımlarda minimum düzeyde olması gereken pek çok direkt pasör hatası izledik Özge'den. Vakıfbank'ın ilk 6 maçta %46 olan hücum yüzdesi bugün %31'lere kadar indi. Bu sadece kötü servis karşılamayla açıklanacak bir düşüş değil. Tabi ki Guidetti'nin Neslihan'daki anlamsız ısrarı da burada önemli bir etken oldu. Neslihan ısrarla oynamak istedi de mi böyle oldu bilmiyorum ancak bugün hücumda takımı sırtlayan Nikolic 2'ye kaydırılıp Neslihan'ı dışarı almak çok daha mantıklı bir hamle olurdu. Bu şekilde hem servis karşılamada Gizem Nikolic'i tolere etmek zorunda kalmaz hem de hücumda daha etkili olabilirlerdi. Ayrıca ciddi bir düşüşte olan Bahar'ın yerine artık biraz da Duygu'nun tercih edilmesi için daha neyi bekliyor merak ediyorum. Bugün Guidetti'nin hem oyuna müdahale hem de oyuncu tercihlerinde ciddi coaching hataları yaptığını ve kadroyu potansiyelinin epey altında kullandığını düşünüyorum.

Fenerbahçe cephesi içinse özellikle ilk iki set güzel bir tecrübe oldu diyebilirim. Şu güne kadar ligde set kaybetmek bir yana set kaybedecek durumlara bile düşmeyen takım ilk defa maç içi kriz dönemlerine girdi. Bir takım için her şeyin yolunda olduğu bir maçta değil her şeyin tepe taklak gittiği bu tarz kriz anlarında ne yapabileceği önemlidir.  Set veya maç kaybetmemek değil bir takımın bu alışkanlığı kazanması çok daha büyük bir marifet. Fenerbahçe ilk sette girdiği krizden setin sonlarına doğru çıksa da seti döndüremedi belki o kritik blok-out kararı gelmese oradan seti de döndüreceklerdi. İkinci setteyse setin başında aynı sorunlar yaşandı ama bu kez bunalımdan çok çabuk çıkıp maçın direksiyonunu ele geçirmeyi bildiler. Olaya ters açıdan bakarsak Vakıfbank'ınsa böylesi kriz anlarında bu seviyedeki maçları döndürebilecek seviyeden epey uzakta olduğunu gördük. Fenerbahçe önemli sorunlar yaşadığı bu maçta tıpkı Vakıfbank gibi sezonun en kötü hücum yüzdelerini çıkararak ortalamasının epey altına indi. Ancak servis karşılama gibi çok hassas bir faktörde genel karakterini korumayı başardı. Osmokrovic, Nihan ve Alice Blom üçlüsü ilk setteki kötü performansa rağmen oyundan kopmadılar. Vakıfbank'ın etkili servisleri karşında en azından ortalamalarının altına düşmemelerini sağlayan büyük bir efor sarfettiler oyunun devamında. Özellikle Neslihan ve Poljak'ın  etkili servislerinde çok kritik manşetleri başarıyla çıkardığını gördük bu üçlünün. Bu direnç sayesinde Fenerbahçe maç içi kriz anlarına rağmen Vakıfbank kadar keskin bir düşüş yaşamayarak dengesini yeniden kurabildi.

Bu sonuçla birlikte Fenerbahçe devreyi lider kapatmayı büyük oranda garantiledi. Aralık ayından itibaren girilecek zorlu maç trafiği öncesi Sarı-Lacivertliler için büyük bir avantaj bu. Vakıfbank'taki sorunlarsa zamanla aşılacak şeyler değil ne yazık ki. Özellikle pasör sorunu bu sezon hem lig hem de Şampiyonlar Ligi'nde  başlarını daha çok ağrıtacak. İki takım için de Avrupa maçları öncesi gayet iyi bir antrenman oldu. Darısı o maçlara diyelim ve tüm ekiplerimize Avrupa'da başarılar dileyelim.

Hiç yorum yok: