4 Nisan 2011 Pazartesi

Eczacıbaşı Vitra 1 Fenerbahçe Acıbadem 3



İlk üç takım dışındakilerin neredeyse formalite icabı maçlar oynadığı Aroma Bayanlar Ligi’nde normal sezonun gidişatını belirleyecek 6 maçtan beşincisi dün oynandı. Haftalardır zirvede takılan Eczacıbaşı Vitra ilk yarıda 3-1 yenerek koltuğu devraldığı Fenerbahçe Acıbadem’e aynı skorla kaybedip zirveyi rakibine bıraktı.

Maç öncesi bakıldığında bu yıl en büyük hedefleri olan CL şampiyonluğunu sezon başında pek hesaba katılmayan Vakıfbank’a elenerek elden kaçıran iki takım açısından da epey stresli bir ortam olduğunu söyleyebiliriz. Eczacıbaşı’nda Gülden’in sakatlığıyla başlayan balans bozukluğu, Fenerbahçe’ninse yaşadığı F4 bozgunu iki takımı da artık annelerinin liginde baş başa bırakıverdi. Ligi lider bitirmek bu yıl oldukça önemli. Lig lideri son derece rahat bir fikstürle finale çıkacakken ikinci ve üçüncüyü kafa kafaya tokuşturacak bir yarı final söz konusu. Finale çıkıp en büyük iki rakibinin birbirini yıpratmasını beklemek varken tepedeki üçlüden hiçbirinin ikinci yolu isteyeceğini sanmıyorum. Kaldı ki bu maç lig liderliğinden öte mesaj verme açısından da önemlydi. Son 4-5 yıldır iki takımın arasında oluşan rekabeti de göz önüne alırsak gayet nefis bir maç olmaması için herhangi bir neden yoktu.

Micelli’nin Bown/Duskyevic tercihi sakatlık nedeniyle mi yoksa başka bir sebebi var mıydı bilmiyorum fakat böyle kritik bir maç için sürpriz bir tercih denebilir. Fenerbahçe’nin suni bir dalgayla iyi girdiği ilk sette Eczacıbaşı çok iyi servis atarak ve iyi blok tutarak karşılık verince Fenerbahçe bir anda dağılma sürecine girdi. Ne bloklar çalıştı ne de smaçörler oyuna girebildi. Pamuk helva kıvamında servisler de bunlara eklenince Eczacıbaşı sıfır hücum hatasıyla ilk seti rahat bir şekilde önde bitirdi. Fenerbahçe’nin bu bölümde üst üste iki üç hücumda bir türlü top öldüremediği birden fazla pozisyon izledik. Eczacıbaşı’nınsa ikinci toplardaki yüksek hücum yüzdesi dikkat çekiciydi.

İkinci sete iyi başlayan taraf Eczacıbaşı’ydı ilk sete benzer bir tempoda rahat bir şekilde seti götürüyorlardı ta ki teknik moladan sonraki bölümde Naz’ın servis serileri başlayana dek. Dün açık ara maçın en çok servis atan oyuncusu olan Naz’la birlikte devreye giren Sokolova bir anda rüzgârı tersine çevirdi.  Eczacıbaşı’nın ilk setteki en büyük avantajı olan ilk hücumda top öldürme ve rakibini defalarca hücum etmek zorunda bırakan blok ve arka alan savunması bu dönemde büyük arızaya uğradı. Set sonuna doğru bir hamle gelse de Fenerbahçe kendisini yakalatmadan skoru eşitledi.

Üçüncü sete çok iyi giren Fenerbahçe set boyunca rakibine hiç yakalanmadı. Eczacıbaşı bu sette tam anlamıyla oyundan koptu diyebiliriz. 2. sette bile istikrarlı giden hücumlar tamamen bozuldu. Fenerbahçe’nin sağlam bloklarına karşı bu kez Eczacıbaşı defalarca hücum etmek zorunda kaldı. Servislere yüklenmeye çalıştılarsa da çok fazla hata yaptılar. Takımı oyunda tutan arka alan savunması ve dublajlar da bir yere kadar dayanınca takım tamamen raydan çıkıverdi. Fenerbahçe’yse yerlerde sürünen manşet yüzdelerine (33/13) rağmen hücumda oldukça efektif bir görüntü (%50) verdi. Nati ve Seda’nın hücumda pek varlık gösterememesine karşın ortadan Eda, köşelerden de Sokolova’yla çok rahat top öldürdüler. Nihan ve Naz’la iyi servis serileri yakaladılar. Bloklar da iyi işleyince set net bir skorla Fenerbahçe’nin oldu.

Neslihan’ı nihayet hatırlayan Eczacıbaşı 4. sete sağlam bir giriş yaptı. İkinci teknik molaya kadar da rakibine öne geçme fırsatı vermedi fakat Fenerbahçe’nin bu sette hiç oyundan düşmediğini gördük. Oyunun kopmasına hiç izin vermeden ciddi bir direnç ortaya koydular ve set sonlarına doğru yine Sokolova’nın devreye girmesiyle Fenerbahçe bir anda öne fırladı ve maçı da alıp götürdü.

Kendi adıma gayet keyifli bir maç izlediğimi söyleyebilirim. İki takımın da ciddi problemleri olmasına rağmen tempo, mücadele ve seyir zevki olarak bu ligin çok üzerinde bir maçtı.


Eczacıbaşı’nda libero sorunu takım için büyük bir problem. Esra’nın orada kullanılması smaçör pozisyonundaki alternatifleri de kısıtlıyor haliyle. Mirka’yı manşetten kaçırmak için o bölgeyi Esra, Del Core, Büşra üçlüsüyle kapatma planının çok da işlemediğini gördük. Fenerbahçe dün oyunda kalan 83 servisten 55’ini Esra’nın üzerine kullanmış. Fenerbahçe’nin liberosunun sadece 13 servis karşıladığını düşünürsek Esra gibi asli pozisyonu bu olmayan bir oyuncu için ne kadar zor bir durum olduğunu daha iyi anlayabiliriz. Esra hiçbir zaman bu seviyede bir maçta bu kadar geniş bir alanı kapatabilecek nitelikte bir oyuncu değil. Buna rağmen orada tek başına iyi direndiğini söyleyebilirim. Eczacıbaşı’ndaki bir diğer sorun da pasör konusunda. Elif’in istikrarsızlığı ve çoğu pozisyonda ağır kalmasına neden olan mobilite yetersizlikleri çok kötü servis karşılamadıkları bir günde bile Eczacıbaşı smaçörlerini blok ve hata manyağı yaptı. Bu iki ana sorun Eczacıbaşı’nı tepedeki üçlü arasında en zayıf halka konumuna sokuyor.

F4’ten büyük bir yıkımla çıkan Fenerbahçe’ninse günden güne daha bir takım havasına girdiğini gözlemliyorum. Oyuncular maç içerisinde çok daha istekliler ve sürekli diyalog halindeler. Nati’nin hem hücum hem defansta çok kötü bir maç çıkarmasına karşın CL’de faturanın kendisine kesildiği Sokolova ikinci setten itibaren müthiş bir karakter koydu ortaya. Oyunun her alanında vardı. Seda son birkaç haftaya oranla hücumda kötü olsa da bloklara verdiği destekle idare etti diyebiliriz. Songül dublaj konusunda çok eleştirilse de köşeleri iyi kapattığını ve iyi yer tuttuğunu düşünüyorum. Fenerbahçe’nin kötü manşet yüzdesine karşın Naz’ın topu iyi dağıttığını ve smaçörlerini iyi kullandığını gördük. Servise her geldiğinde de kritik işlere imza attı. Bir ara kenarda Ze’nin Fürst’ü fırçaladığını gördük hatta Fürst’ün gözleri bile yaşardı ancak şahsi fikrim Fenerbahçe’deki tek gerçek blokör olan Fürst’le devam edilmesi gerektiği. Kalitesi zaten tartışılmaz ama inanılmaz hırslı bir oyuncu ve takım için elinden geleni yapıyor ki Fenerbahçe’nin en büyük ihtiyacı da bu zaten. Takım oyundan düştüğünde birilerinin çıkıp direnç koyması, takımı toparlaması gerekiyor. Nati bu yıl başka bir alemde olduğundan bu işleri yapmak da genç oyunculara düşüyor.


Genel olarak Eczacıbaşı’nda sorunlar kısa vadede tolere edilemeyecek noktalara gelmiş gibi görünüyor. Fenerbahçe içinse Sokolova bu saatten sonra büyük bir düşüş yaşamazsa iyi yoldalar diyebilirim.

Puan durumunda da her ne kadar Fenerbahçe lider görünüyorsa da Gençler Ligi’nden gelecek olan puanlar zirvenin asıl sahibini belirleyecek. Burada Eczacıbaşı ve Vakıfbank’ın Fenerbahçe’ye oranla çok büyük bir avantajı var. Fenerbahçe’nin ligi lider bitirmesi için iki takıma da minimum 2 puan fark atması gerekiyor. Bu üç takımı ligde birbirlerinden başka yenebilecek bir rakibin çıkma ihtimali zor olduğundan kalan iki haftada Vakıfbank’ın Eczacıbaşı’nı 3-2 yenmesi dışında hiçbir skor Fenerbahçe’nin ligi lider bitirmesine yetmiyor. Kaldı ki o maç o skorla bitse bile Gençler Ligi’nden çıkacak sonuçlara göre Vakıf’ın liderlik şansı yine mevcut. Geçen yıl aradaki puan farkları çok uçuk noktalarda olduğundan Gençler’in puan durumuna fazla bir etkisi olmamıştı ancak bu sezonki durum en azından Fenerbahçe’nin gelecek yıllarda altyapısına biraz daha çeki düzen vermesi için ciddi bir uyarı olabilir.