7 Nisan 2010 Çarşamba

Medya, Bütçeler, Transferler, Wild Card ve Bilgi Kirliliği...


Fenerbahçe'nin Avrupa ikinciliği doğal olarak futbolla yatıp kalkan medya ve insanları birdenbire voleybola sürükledi. Milli takımın 2003'teki macerası gibi 2 gün boyunca voleybolla yatıp kalktık. Üstelik F4'teki maçlar da takımların adına yakışır mücadeleye sahne olunca insanlar voleybolun iyi oyuncularla oynandığında ne tür bir görsel spor olduğunu, heyecan olarak futbolu aratmadığını da görmüş oldular. Daha geçen yıl Eczacıbaşı Zentiva da F4'e adını yazdırmıştı ama şu ilginin onda birini göremedi. Tabi söz konusu takım Türkiye'nin en geniş taraftar kitlesine sahip kulüplerinden biri olunca bu ilgi de katlanarak artıyor. Medyanın voleybola ilgisi her ne kadar ağzımıza çalınan bir kaşık baldan farksız olsa da sevindirici bir gelişme. Ancak ortada bir sürü yalan yanlış haber ve yorum dolaşıyor. Hayatında daha önce hiç voleybol maçı izlememiş insanlar Fenerbahçe'nin niye kaybettiği konusunda kendi çaplarında ahkam kesiyorlar. Cengiz Çandar'dan tutun da Ercan Saatçi'ye kadar bugüne dek voleybol konusunda bir satır yazdığını görmediğimiz insanlar şu yüzden kaybettik falan gibi şeyler yazıyor. Hatta Sergen Yalçın bile yorum yaptı.

Fenerbahçe'nin bu başarısından sonra diğer iki ezeli rakipte de kıpırdanmalar olduğuna dair söylentiler geldi. Beşiktaş'ın mevcut yönetim düzeniyle herhangi bir atılım yapacağına inanmıyorum. Şampiyon Hentbol takımına  hediye olarak kol saatini layık gören bir yönetimin futbol dışı branşlarda ne gibi bir atılımı olabilir ki. Beşiktaş taraftarıyla yönetimiyle tamamen futbol merkezli bir camia haline geldi ve bundan da gocunduklarına şahit olmadım daha. Bu yüzden Beşiktaş tarafında bir şeylerin değişeceğini sanmıyorum.

Gelelim Galatasaray'a. Adnan Polat'ın amatör şubelerde biraz daha baskın bir kulüp haline gelme eğilimi var fakat bu işler öyle birdenbire olmuyor. Bir kere Galatasaray'ın karşısında seviye olarak çok yukarılarda 3 tane sağlam kulüp var. Herkes Fenerbahçe Acıbadem'in buralara bir anda geldiğini sanıyor fakat bu takımın 5 yıldır Acıbadem'le birlikte nasıl bir süreçten geçtiğini ancak yakından takip edenler bilir. 2. ligden çıktığından bu yana kararlı şekilde şampiyonluğa oynayan, Eczacıbaşı'na lig ve kupada sayısız final kaybeden bu takım her yıl üzerine biraz daha koyarak buralara gelmeyi başardı ve bir zamanlar set aldığında sevindiği Eczacıbaşı'yla rolleri değiştiler.  

Galatasaray'ın şubeye 10 milyon dolar yatırım yapacağı haberleri basında çıkıyor. Bir kere bu haberlerin kaynağını da bildiğim için tamamen rating amaçlı olduğunu belirteyim. Bu yıl Galatasaray kulübünün erkek-bayan voleybol takımları için zorlukla ayırabildiği toplam bütçe bu paranın yarısına bile erişmezken sadece bayan şubesine nasıl böyle bir bütçe ayrılabilir? Hiçbir getirisi olmayan bir branşa sponsorsuz 10 milyon dolar yatırabilecek tek bir takım bırakın Türkiye'yi Avrupa'da dahi yok. Böyle bir bütçe ancak voleybolun ulusal spor olduğu Japonya'daki takımlarda olabilir. Bu abartı rakamlar sevgili medyamızın voleybol endüstrisine ne kadar uzak kaldığının da ayrı bir örneği. Bütçeler konusundaki sallamasyonlara bir örnek vereyim.

Fenerbahçe'nin yurda dönüşünde NTVSpor muhabiri, Çiğdem Rasna'ya sizin 4-5 katı bütçelere sahip kulüplerle başa baş oynadınız gibi bir soru sordu ki gülmekten kendimi alamadım. Bunun gibi 20 milyon dolarlık takımlar diye başlayan cümleler gördüm ki erkek voleybolda bile böyle bir takım olduğunu sanmıyorum. Muhabirin bu yorumu bilgi kirliliği mi yoksa eksikliği mi bilemiyorum. Avrupa'da bütçesi en yüksek bayan voleybol takımları Villa Cortese, Fenerbahçe Acıbadem, Bergamo, Cannes, Pesaro, Novara ve Vakıfbank Güneş Sigorta'dır. Tüm bu takımların bütçeleri de 4-6 milyon dolar aralığında seyrediyor. Hadi en fazla 7 milyon dolar olsun. ama hiçbirinin 10 milyon dolar gibi bir bütçesi yok. Fenerbahçe'nin bütçesi de Bergamo'nun dörtte biri olmadığı gibi Bergamo'dan daha yüksek. Fenerbahçe Acıbadem bugün Avrupa'nın en büyük bütçeli takımlarından biri belki de birincisi. Tam emin değilim ama Villa Cortese'yle eşit ya da daha düşük olabilir ama Cortese dışında Fenerbahçe'den daha yüksek bütçeli bir bayan voleybol takımı kesinlikle yok. Tabi bu bütçeler bu yılki rakamlar. Özellikle ekonomik kriz yüzünden çoğu sponsor ya tamamen çekildi ya da yatırımlarını hatırı sayılır oranlarda kıstı. Önümüzdeki sezon 10 milyon dolar bütçeli takımlar olabilir fakat tekrar üstüne basarak söylüyorum ki bu sezon böyle bir takım yok. 

Fakat İtalyan takımlarının bütçelerini değerlendirirken onların diğer Avrupa takımları kadar fazla para harcamaya ihtiyacı olmadığı faktörünü göze almamız gerek. Her şeyden önce İtalyanların yerli oyuncu kalitesi diğer ülkelerle kıyaslanamayacak kadar yüksek. Bunun yanında voleybolun NBA'i gibi bir konumda olan İtalya Ligi'nde rekabetin getirdiği o büyü oyuncuları çok büyük maddi beklentilere girmeden zaten kendisine çekmeye yetiyor. Türkiye'de 5 liraya oynayan bir oyuncu İtalya'da 2 liraya oynamayı seve seve kabul eder. Aynı şekilde İtalya'da 5 lira alan bir oyuncuyu Türkiye'ye çekebilmek için 10 lira vermek zorundasınız. Dolayısıyla Fenerbahçe, Vakıfbank, Moskova, Cannes gibi İtalya dışı takımların büyük bütçe avantajları burada nötrleniyor. Bu takımlar her şekilde İtalyanlardan daha iyi bütçeler kurmak zorundalar. Bunun yanında sponsor olayı var bir de. Mesela Fenerbahçe sadece Acıbadem sponsorluğunun eline bakarken, Asystel Novara'nın tam 40 farklı sponsoru var.

Daha transfer dönemine epey bir zaman olmasına rağmen medya ne kadar tanınmış oyuncu varsa kulüplerimize transfer etmeye başladı. Futboldaki gibi bir durum söz konusu. Tabi bunu yaparken göze hitap etmeyi de unutmuyor sevgili medyamız. Voleybolda göze hitap etmek dendiğinde akla gelen ilk isimlerden biri Piccinini elbette ki. Piccinini'nin Galatasaray'a geleceğine dair bir haber vardı Takvim Gazetesi'nde. Piccinini'nin Bergamo'yla hali hazırda mevcut uzun süreli kontratını ve bu kontratı fesh etmek için gereken bol sıfırlı rakamları es geçiyorum sadece örnek amaçlı yazıyorum. Piccinini de dahil istediği parayı verdiğinizde Türkiye'ye gelmeyecek bir voleybolcu yok Avrupa'da. Yalnız Piccinini gibi kariyeri boyunca hep en üst seviyelerde oynamış bir oyuncuyu sadece lig şampiyonluğu için buraya getirmeniz biraz zor. Galatasaray böyle bir transferi yapmak istiyorsa önce Şampiyonlar Ligi'ne gitmenin bir yolunu bulmalı. Bunu bu yıl yapmaları bana göre imkansız. Şampiyonlar Ligi'ne sadece iki takımla katılabiliyoruz. Biri şampiyonumuz oluyor doğal olarak. İkinci takım içinse CEV'in bize verdiği Wild Card kontenjanını kullanıyoruz. Federasyon da Wild Card'ı ya final oynayan ya da normal sezonu lider bitiren takımdan yana kullanıyor. Organizasyona aynı şehirden 2 den fazla takım katılamadığı ve Telekom'un kepenkleri indirmesiyle İstanbul dışında böyle bir takımımız da kalmadığı için ikinci bir Wild Card alabilmemiz mümkün değil. Galatasaray Play-Off'ta final oynamadığı sürece ligi 4. bitirmiş sayılacak. Üzerinde yer alan 3 takım da hem bütçe hem kadro olarak zaten Galatasaray'ın önünde. Bu takımlardan ikisi sırayla Wild Card alacaklar ve ancak iki takım da katılmayı reddederse Galatasaray'a böyle bir şans doğabilir. Vakıfbank, Fenerbahçe, Eczacıbaşı gibi hedefleri daima Şampiyonlar Ligi'ne katılmak olmuş takımlar tek wild Card için bile birbirlerini yerken Galatasaray'a sıra geleceğini hiç zannetmiyorum.

Bir de Fenerbahçe taraftarının Lo Bianco sevgisi var. Lo Bianco daha bu sezon başında iki yıllık sözleşmeye imza attı. Fenerbahçe Bianco'yu ikna etse bile Bergamo'ya çok fahiş bonservis bedelleri ödemeden böyle bir transfer olamaz. Fenerbahçe sezon başında Naz için çok yüksek bir bonservis ödedi üstüne bütçesini zaten Gamova ve Nati transferleriyle iyice zorlamışken toplamda bu üç oyuncunun maliyetinden daha yüksek bedellere gelebilecek başka bir transferi daha kaldırabileceğini sanmıyorum. Tek bir oyuncu için bu kadar para ödemek ne kadar akıllıca bir davranış olur tartışılır. Yabancı sınırlamasına değinmedim bile.

2 yorum:

box dedi ki...

İtalyan medyasına göre Bergamo'nun bütçesi 3 milyon EUR civari. Villa Cortese için 4; Novara için 2 milyon EUR gibi rakamlar telaffuz ediliyor. Jesi önceki yıllara göre biraz daha mütevazi bir bütçe ile transfere 3 milyon EUR harcamış bu yıl...

alde dedi ki...

Novara için Maddaluno 2,5 M Euro civarı bir rakamdan bahsediyordu ama daha Staelens transferi gerçekleşmemişti. Cannes'ınsa bu yıl 1,8 Milyon Euroluk bir bütçesi varmış ama F4 organizasyonu nedeniyle biraz aşılmış sanırım bu bütçe. Yine de 2 Milyon Euro'yu geçmediği bilgisi var.