12 Nisan 2010 Pazartesi

Vakıfbank Güneş Sigorta TT 3 Fenerbahçe Acıbadem 2


Türkiye Kupası Finalinin ilk ayağı pek de beklenmedik bir sonuçla bitti. Tam 30 maçtır hiçbir Türk takımına yenilmeyen Fenerbahçe yaklaşık 1 yıl sonra ilk mağlubiyetini aldı.

Maçın ilk iki setine bakıldığında bu yıl defalarca izlediğimiz klasik bir Fenerbahçe-Vakıfbank mücadelesi vardı. Yine etkili servislerle oyuna giren Fenerbahçe zaten her daim manşette sıkıntıları olan Nikolic'in yanına bir de standartlarının çok altında bir performans gösteren Gözde'yi de bulunca Vakıfbank'a nefes bile aldırmadı bu ilk iki sette. Fenerbahçe'nin etkili servisleri karşısında manşette düşen, üstüne Özge'nin takımı oynatmaktaki klasik sorunlarıyla birlikte Neslihan gibi bir silahı da oyuna hiç giremeyen Vakıfbank maçtan tamamen koptu. Zaten bu noktadan sonra Guidetti'ye maçın döneceğini söyleseniz o bile inanmayabilirdi herhalde.

Ancak 3. setten itibaren Guidetti belki de Türkiye'ye geldiğinden bu yana ilk defa bir maça bu kadar etki edecek hamleler yaptı. Özge bu bloğu açtığım günden beri söylüyorum ki Vakıfbank gibi bir takımı oynatabilecek çapta bir pasör değil. Bu yüzden Özge-Arzu değişikliği eldeki imkanlar açısından yapılabilecek en mantıklı seçim. Ancak Arzu'nun varlığı Vakıfbank için savunmada ciddi bir risk anlamına geliyordu zira  Özge kadar hareketli ve savunmada aktif bir pasör değil. Açık gelen manşetlerle Özge kadar rahat oynayamıyor. Nikolic ve Seda gibi düşük kalitede manşet getiren smaçörlerle iş yapması çok zor.  Yapısı nedeniyle daha çok belli bir alan içerisinde gelen topları dağıtabiliyor. Haliyle bu noktada hem Nikolic hem Arzu'nun aynı anda oyunda kalması Vakıfbank'ı savunmada da ciddi sıkıntılara sokuyor. Gözde ve Nikolic'in dışarı çıkıp Stam ve Güldeniz'in oyuna girmesi Vakıfbank'a üç noktada çok büyük avantaj getirdi. Bu iki oyuncu hem manşetleri toparladı, hem savunma yaptı, hem de servislerle Fenerbahçe'nin yumuşak bölgesini delip geçtiler. İstediği tarzda toplar alan Arzu ortaları da devreye sokmaya başladı. Vakıfbank'ın iki ortası zaten kullanılabildikleri sürece şu an ligin en iyi ikilisi konumundalar. Tüm bunlara Neslihan'ın da dönüşü eklenince ilk iki set güle oynaya gelen Fenerbahçe bir anda panik havasına girdi.

Fenerbahçe her şeye rağmen kaybettiği 3 seti de kurtaracak noktaya geldi fakat o kadar üstün olduğu ilk iki setin ardından rakibe gösterdiği zaaflar Vakıbank'ın 2-3 sayı geriye düştüğü anlarda dahi ekstra motivasyonla oyunda kalmasına sebep oldu.  Naz ve Blom hamleleri çok geç kalınmış hamlelerdi. Jan zaten Naz'la oynamak istemiyor ancak smaçör pozisyonunda Blom'dan başka seçenek olmadığı için mecbur ikili değişiklik yapmak ve Dricikx'i dışarı çıkarmak zorunda kaldı. Ligin başında ilk altı çıkan Naz-Blom ikilisi nedense hep farklı şekilde geriye düşülen bu tarz kriz anlarında kurtarıcı niyetine sahaya sürülüyor ki kendilerini gösterecek zaman bile bulamıyorlar çoğunlukla. Doğal olarak haftalardır gözüken yaraya yapılan bu geç müdahale maçı döndürmeye yetmedi. Vakıfbank ilk iki set dışında bu sezon belki de en iyi takım performansını sergilediği maçı 3-2 kazanarak bu yılın en büyük sürprizlerinden birine imza attı. Guidetti de ilk kez elindeki kadroyu doğru düzgün kullanmayı başarabildi.

Vakıfbank'ta bugün Stam'ı oldukça beğendim. Hücumda çok skorer görünmemiş olabilir fakat her topta vardı ve sayı alamasa bile bir şekilde olumlu işler yaptı. Attığı servisler de Fenerbahçe'yi çözen etkenlerden biriydi. Keza Güldeniz'in özellikle manşet ve savunmadaki katkısı da yadsınamaz. Neslihan'ın da özellikle oyunun kopma anlarında üst üste öldürdüğü 3-4 topla takımın geri dönüşünde ciddi bir etkisi oldu. Pasör farkını zaten daha önce yazdık.

Guidetti tüm bu hamleleri yaparken artık Fenerbahçe'de çok belirgin olan bir takım zaaflara da değinmek gerekiyor tabi ki. Manşetlerde yaşanan klasik sorunları hiç saymıyorum çünkü yazmaktan gına geldi ama manşetler dışında bakılması gereken  başka rahatsızlıklar da var. Birincisi takımın hücum sistemi çok tek düze. Sezon başında çok değişik kombinasyonlarla hücum eden, hiçbir oyuncusunun üzerine çok ekstra setler kurmayan Fenerbahçe sezonun bitimine haftalar kala tüm bu özelliklerini kaybetmiş durumda. Takım dönüp dolaşıp hep aynı oyuncular üzerine, bir iki ezber hücum setiyle oynuyor. Tüm ağırlık köşelere kayarken Nati veya Gamova arkadayken de durum fark etmiyor setler sürekli bu iki oyuncu üzerine kuruluyor. Ortalar blok yapmak dışında hemen hiç bir hücumda yoklar. Şu da bir gerçek ki artık rakipler Fenerbahçe'nin bu setlerini ezberlemiş durumda. Şahsen ben top Dirickx'in eline geldiği anda kime gideceğini çok rahat kestirebiliyorum. Sezon başında antrenmanlarda 19 farklı hücum seti üzerine çalışan bir takımın şu andaki görüntüsü topu ya Gamova'ya kaldır ya da Nati'ye yatık pas yolladan öteye gitmiyor. Arada bir de ortalara düzgün bir set kuruluyor o kadar. Bu takımın en büyük üstünlüğü olan hücum gücü kesinlikle bu kadar kısır setlerle heba edilmemeli.

Gelelim Gamova'ya. Defalarca yazdım herkes sorunun paslarda olduğunu düşünüyor fakat sorun sadece pas kalitesi değil. Rakipler Fenerbahçe'nin her maç defalarca yaptığı birbirinin kopyası olan, hiçbir sürpriz içermeyen bu ataklarına karşı artık daha sağlam ve bilinçli önlemler alıyor. Sezonun başında Fenerbahçe Gamova'yı ancak oyunun çok çok sıkıştığı anlarda sürekli kullanıyordu. Fakat son birkaç aydır bütün hücumlar Gamova'ya endekslendi ve haliyle özellikle arka hücumları artık çok rahat blok yiyor. Köşe ataklarında top bloğu aştığında gideceği noktalarda mutlaka bir savunma planı var rakibin. Gamova'nın yanında bir de Nati var tabi ki. Bunun dışında Fenerbahçe hiçbir şekilde ekstra bir oyuncu çıkaramıyor. Halbuki sezon başına bakarsak Eda Erdem'in, Seda'nın hatta Blom'un bile ciddi şekilde katkı yaptığı çok daha dengeli bir takım ve hücum yapısı vardı. Fenerbahçe şu son dönem itibariyle bu görüntüden çok çok uzaklarda.

Eda ve Çiğdem'in skora çok katkı yapmış gibi gözükmesi kimseyi yanıltmamalı. İki oyuncunun ürettiği sayıların 9'u takımın hücum setleriyle hiç alakası olmayan direkt servisten alınmış sayılar. Direkt atakla alınan sayılarsa toplam 11. 5 setlik bir oyun ve bu oyuncuların potansiyeli düşünüldüğünde çok kısır bir rakam. Eda'nın 3 setlik maçlarda bile bu rakamları rahat geçtiğini gördük daha önce.

Fenerbahçe'nin savunmadaki sıkıntıları da ayrı bir problem. Bu takımın savunma yükünü çeken 5 temel oyuncu var. Bunu daha önce de yazdım. Bunlar önem sırasına göre Nati, Nihan, Blom, Çiğdem ve Naz. Bu 5 oyuncunun aynı anda sahada olduğu kadro kombinasyonu bozulduğundan bu yana Fenerbahçe'de 3-0'la geçilen onlarca maçta dahi bir dengesizlik olduğunu görmüş ve bu blogda defalarca dile getirmiştim. Maç analizleriyle ilgili postlarda ufak bir araştırma yeterli. Seda'nın takıma girmesi, ardından Blom'un kenara çekilmesiyle yabancı kontenjanından dışarıda kalan Dirickx'in ilk altıya yerleşmesi Fenerbahçe'de bütün savunma dinamizmini bitirdi. Defanstaki tüm yük Nati ve Nihan'ın üzerine bindi. Bu oyuncular zaten takımın manşet yüküyle uğraşıyor, Nati üstüne hücumda da kullanılıyor. Haliyle hem Bergamo hem de bugünkü maçın son setlerinde Nati de fişi çekmek zorunda kaldı. 

Dirickx'in varlığının ön tarafta getirdiği bir blok zaafı var ki Blom'u bu noktada eleştirenlerin Dirickx'e neden yüklenmediğini anlayamıyorum. Bugün de her maçta olduğu gibi rakip Dirickx'in blok tuttuğu köşelerden çok rahat sayılar çıkardı. Bu zaaf artık iyice ayyuka çıktığından özellikle onun olduğu tarafa yığılan hücumlar izliyoruz. Fenerbahçe burada da kendi kendini vuruyor. Drickx'in blok tekniğinde bu saatten sonra giderilemeyecek eksikler var. Naz'la ikisi aynı boyda ancak Naz'ın blok tekniği olarak Dirickx'in bir kademe üstünde olduğunu belirtmek gerek. Bu boyla alakalı bir olay değil. Lo Bianco mesela çok kısa boylu bir pasör ancak blok zamanlaması ve tekniği sayesinde boy zaafını çok iyi kapatan bir oyuncu. Dirickx boy avantajını kullanamadığı için kendisinden kısa olan oyunculardan bile daha fazla gedik veriyor.

Fenerbahçe sezonun kalan kısmında hiç maceraya girmeden sezon başındaki ilk altısına dönmek zorunda. Karşıdaki rakipler serviste risk aldığında Fenerbahçe önce manşette dökülmeye ardından da her hattıyla aksamaya ve düzenden çıkmaya başlıyor. Üstüne artık ezberlenen hücum ritüelleri de sekteye uğradığında ciddi anlamda sahada kriz yaşayan bir takım izliyoruz. Mevcut kadro yapısıyla olması gereken ilk altı çok net: Gamova, Nati, Eda, Çiğdem, Blom, Naz ve liberoda Nihan. Seda'yı takıma monte etmek uğruna sezon başında makina düzeninde çalışan bu yapıyı bozmak sezon sonunda hiç umulmadık sonuçlar doğurabilir. 

Şu an ekstra bir transfer gelemeyeceğine göre artık mevcut fantastik kadrodan bir an önce olması gereken düzene geri döneceğini umuyorum Jan'ın. Bugün 4. setin ortalarında yaptığı hamlenin 3. setin sonlarında gelmesi gerekiyordu, Guidetti'ye cevap vermekte çok geç kaldı. Dirickx ve Seda bu kadar kötü oynarken neden artık geri dönülemez noktayı beklediğini gerçekten anlayamadım. İlk iki sette bütün direnci kırılan Vakıfbank'ın geri dönüş sinyalleri vermeye başladığı anda müdahale etmesi gerekirdi. Aynı sorunlar Cannes ve Bergamo'ya karşı da yaşandı ve Jan yine hamlelerinde geç kaldı. Blom belki servise karşı manşetlerde, hücum ve bloklarda çok süper istatistikler çıkarmıyor ancak Fenerbahçe'de Nati ve Nihan gibi iki temel taşı Seda'yla kıyaslanmayacak kadar rahatlattığı bir gerçek. Bu iki oyuncunun sorumlulukları azaldığında Fenerbahçe'nin oyun akışını sekteye uğratmak çok zor.

Tüm bu yazdıklarım Fenerbahçe'nin aslında sanıldığı kadar takım oyunu oynamadığını bireysel yetenekler üzerine kurulu olduğunun bir göstergesi. Nati veya Gamova'da yaşanan aksamayı takım hiçbir şekilde tolere edemiyor. Bergamo karşısında Gamova, bugün de Nati'nin durması Fenerbahçe'yi çok fazla etkiledi. Sezon başında da benzer kriz dönemleri oldu ama takım bu krizlere çok çabuk tepki verebiliyordu. Bugün bunu yapmakta çok zorlanıyorlar.

Fenerbahçe'de bir de oyuncuların rahatlığı mevzusu var. Takım her maça nasılsa alırız modunda çıkıyor. Bu kendine güven iyi bir şey yalnız birilerinin artık Türkiye'deki rakipleri bu kadar hafife almamaları gerektiği konusunda oyunculara ciddi bir uyarı yapması lazım.

Hakemlerle ilgili de iki satır yazmak gerek. Çizgi dışı-içi, blok-out, takdir hakkı falan bunlar bir yere kadar her maçta olan şeyler yalnız bugün iki takımın da en az 4 tane bariz top taşıma pozisyonu vardı ki hakemin bunları kendi olduğu tarafta bile gözden kaçırması çok eksi puan. Hakemler bugün basketbol maçı yönetir gibi yönettiler tüm maçı.

Vakıfbank bugün tüm Türkiye'ye Fenerbahçe'nin yenilebileceğini gösterdi ki bu çok önemli bir kırılma noktası olabilir. Bugüne dek rakipler belki set alırız umuduyla çıktığı Fenerbahçe'ye karşı neden ben de kazanamayayım gibi bir motivasyonla oynayacaktır. Kısacası Fenerbahçe kendi ayağına kurşunu sıkmış durumda. Vakıfbank bu performansı bir daha tekrarlayabilir mi ya da tekrarlasa bile Play-Off'ta devamlılık sağlayabilir mi bunlar biraz şüpheli fakat bu mağlubiyetin şu zamanda gelmesi telafisi çok zor kritik bir dönemde gelmesinden çok daha hayırlıdır Fenerbahçe için. 

1 yorum:

Adsız dedi ki...

:((