10 Mayıs 2010 Pazartesi

Finalden arda kalanlar



“Güneş’in Sultanları” ve “Sarı Melekler” 2009-2010 sezonunda yedinci defa karşı karşıya geldiklerinde, her iki takım da bu karşılaşmanın belki de en önemlisi olduğunun farkındaydılar. “Sultanlar” şampiyonluk adına son iddialarını ortaya koyarken, “Melekler” bu sezon için tüm hedeflerine ulaşmalarını sağlayacak bir performans gösterme amacındaydı. Final serisinin ikinci maçında sporseverlere görsel zevki ve kalitesi yüksek bir maç seyrettiren iki takımın bu maçta da kaliteli bir maç ortaya koyacakları umuluyordu. Maç beklentilerimizin aksine setlerde 3-0 gibi net bir skorlarla Fenerbahçe Acıbadem lehine sona erince, Sarı-Lacivertliler üst üste ikinci defa şampiyonluk kupasına uzandılar.

Kadınlar voleybol ligi final serisinin üçüncü maçı başlarken bir sporsever olarak en büyük dileğim, bu maçın serinin ikinci maçı kadar zevkli geçmesiydi. Bu açıdan Jan de Brandt’ın Seda yerine Alice Blom tercihini kullanmasını umuyordum. Belki tüm maçın gidişatını tek bir oyuncuya yüklemek doğru değil, ancak Seda’nın varlığının Fenerbahçe Acıbadem’in (FBA) oyununu daha dengesiz kıldığını düşünmeden edemiyorum. Alice Seda’ya göre daha vasat bir oyuncu olsa da manşette, özellikle de defansta verdiği katkıyla rallilerin uzamasına, sonuçta oyunun seyir zevkinin artmasına sebep oluyor. Jan de Brandt bizim seyir zevkimizden ziyade haklı olarak maçın sonucunu daha önemsediği ve muhtemelen galibiyet yolunda Seda’nın hücum ve özellikle blok üstünlüğüne ihtiyacı olduğunu düşündüğü için tercihini Seda’dan yana kullanmış olmalı.

Filenin öteki tarafında Guidetti, Nikoliç, Stam, Gözde üçlüsünden bu kez Stam ve Nikoliç’e yer vermiş, bu tercihe yabancı kontenjanı sorunu da eklenince ortada Maja’nın çaprazına Baharı kadroya almıştı. Antrenörlerin tercihlerine saygı gösterilmesi gerektiğine inandığımdan, bu seçim hakkında fazla yorum yapmak istemiyorum. Gene de bu seçimlerin oyunun kalitesine katkıda bulunmasının zor olduğunu düşündüğümü söylemeden de geçemeyeceğim. Kinga’nın eksikliği Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom’un (VGSTT) blok gücünü düşürdüğü gibi hücum varyasyonlarının da azalmasına yol açıyor. Debby’nin savunmaya pozitif katkısı olsa bile, Kinga’nın eksikliğinin yarattığı kalite zafiyetini kapatmaya yetmiyor. Elbette Guidetti’nin bu seçiminin benim göremediğim bir nedeni vardır.

Maç öncesi düşüncelerimizi bir yana bırakıp, maça dönelim. Maça VGSTT hızlı başladı ve iki haneli rakamlara ulaştığında FBA’ ya 6 sayılık bir üstünlük sağladı. Acaba geri dönebilecekler mi soruları akıllarda belirmeye başlarken, FBA servis serileriyle arayı kapatmaya başlamıştı bile. Bize de kadrolara bakarak öne sürdüğümüz düşük kalite kehanetinin gerçekleşmesini izlemek düştü. Daha iyi servis atanın seriler yakaladığı ya da daha kötü servis karşılayanın seriler kaybettiği bir sette takımlar 20li sayılara beraberlikle girdiler, ancak geriden gelen ve rüzgârı arkasına alan FBA seti bitirmekte zorlanmadı (22-25). Bu setin en çok dikkati çeken yönü manşet hatalarıydı, özellikle her iki takımın en güvendiği oyuncuları Nati ve Debby’nin manşette zorlandıklarını gördük. Manşetler kötü olunca, pasörler de zorlanmaya başladı, alınan olumlu manşetlerde bile hata yapmaya başladılar. Bu dönemde zor hücum eden iki takım adına sorumluluk üstlenen pasör çaprazlarından Gamova Neslihan’a göre daha az hata yapınca FBA seti kazanmasını bildi.

İkinci sette durum tam tersine dönmüş gibiydi, bu sefer kaçan FBA kovalayan VGSTT’ydi. İlk setin sonunda tartışmalı bir karara şiddetle itiraz eden ve ikinci setin başında Ümit Sokullu tarafından ciddi bir uyarı alan, bir de sarı kart gören Maja’nın konsantre olmakta güçlük çektiği görüldü. Böylece VGSTT’nin FBA’ya üstünlük sağladığı belki de tek pozisyon olan ortalar da aksamaya başladı. FBA tarafında ise oyunu Nati ve Gamova üzerinden oynamayı tercih eden Dirickx’in oyunda olması da eklenince bu sette ilk sette zaman zaman görülen hücum varyasyonlarını bile özler duruma geldik. Oyunun ikinci yarısında ilk iki maçın iyi oyuncusu Gözde’nin oyuna dâhil olması ile manşetini düzelten ve sonrasında Neslihan’ın performansıyla sayılar bulmaya başlayan VGSTT skorda dengeyi bulmayı başardı. İlk setin tam tersine bu sefer VGSTT geriden gelip seti alacak gibi duruyordu. Ancak önce Gamova, sonra Seda’nın ekstra katkısı FBA’nın krizi atlatmasına ve bu seti de kazanmasına yetti(24-26).

Maçın üçüncü seti başlarken FBA rakibinin ataklarını üst üste bloklarla durdurmanın da verdiği öz güvenle bir anda 8 sayı öne fırladı. Bu dakikadan sonra VGSTT için dönüş imkânı kalmadığını düşünüyorduk ki, sanırım aynı hisle rehavete kapılan FBA VGSTT’nin iyi bir takım olduğu gerçeğini unutma gafletinde bulundu. Bu sefer blokları yapan VGSST, manşet hatalarını yapan FBA idi. Çok geçmeden maçın skoru 13. sayıda eşitlendi. Ancak rehavetten sıyrılan FBA öncelikle iki sayı öne geçti ardından da VGSTT’nin arayı kapatmasına izin vermeden seti, maçı ve şampiyonluğu aldı (21-25).

Maçın geneline baktığımızda sık sık dile getirdiğim gibi düşük kaliteli bir maç seyrettiğimizi söyleyebilirim. VGSTT adına bu durumun sebeplerini Gizem’in muhtemelen sakatlığından ötürü tam performans gösterememesi, Nikoliç ve Debby’nin önceki maçlara nazaran savunma ve manşette daha kötü oynaması ve ortalardan gerekli verimin alınamaması olarak sayabiliriz. FBA adına ise her zamanki tekdüze oyunun ötesinde manşetlerde aksayan bir Nati vardı. Sonuç olarak daha az hata yapanın takımın kazandığını söyleyebiliriz. Oyuncular özelinde ise Gamova’nın yüksek performansı ve Seda’nın kritik anlarda sorumluluk alıp, başarılı olması maçın sonucunu belirleyen önemli faktörlerdi. Diğer tarafta ise Neslihan ve özellikle Nikoliç yeterli hücum performansını sergileyemediler.

Maçta içimizi ısıtan anlar da vardı elbette. Gamova’nın karakteri dışına çıkıp çocuklar gibi sevinmesi, Maja’nın rakip takımı rahatsız etmeyecek bir şekilde hırsını sahaya yansıtması ve maç sonu ödül seremonisinde gözleri dolan Gözde’nin Nihan ve Çiğdem tarafından teselli edilmesi bu anlardan sadece bir kaçıydı.

Ödül seremonisi deyince, bu konuya da değinmek gerekir diye düşünüyorum. Ödüllendirilen bazı oyuncuların ödülleri hak etmedikleri eleştirileri bu defa biraz yüksek sesle dile getirilince, Federasyon takdire şayan bir biçimde hemen ertesi gün ödül sahiplerinin nasıl belirlendiğine dair bir açıklama yapma zorunluluğu hissetti. Keşke bu uygulamayı erkekler finalinden sonra da yapsalardı da, aldığı sayılar toplamı en yüksek oyuncunun neden en iyi skorer seçilmediğini ya da en düşük servis verimliliğine sahip oyuncunun nasıl en iyi servis atan oyuncu seçildiğini öğrenebilseydik.

Hiç yorum yok: