20 Mayıs 2011 Cuma

Seda ve Milli Takım Sorunsalı


Bu aralar voleybol gündeminde ilk sırayı transferler işgal ediyor ancak benim değineceğim konu bu değil. Son dönemde performansından çok sakatlıklarıyla konuşulan Seda Tokatlıoğlu ve Milli Takım ekseninde bazı şeyleri tartışmak gerektiğini düşünüyorum.

Federasyon’un pek geri adım atacakmış gibi durmadığı son yabancı kısıtlamasından sonra Türk oyuncuların kıymete bindiği aşikar. Seda da MVP olarak kapattığı 2009’dan bu yana bir türlü kendine gelemese de şu anda piyasadaki en önemli oyunculardan biri. Seda’nın birkaç yıldır süregelen bir sakatlık problemi var gördüğümüz üzere. Fenerbahçe’deki 6 sezonunda sakatlık yaşamadığı bir yıl olmadı ama son 2 sezonda bu sakatlıklar artık kronik hale gelmeye ve kariyerini ciddi şekilde tehdit etmeye başladı. Şahsen ben şu halde olmasında Fenerbahçe’den çok Federasyon’un payı olduğunu düşünüyorum. 2009'da ligin bitimiyle çoğu oyuncu gibi dinlenemeden katıldığı milli takım kampında başlayan sakatlığı ertesi sezona geç girmesine yol açtı. Geçtiğimiz sezonun sonunda dinlendirilmesi gerekirken Fenerbahçe’nin yoğun muhalefetine rağmen yine milli takım kampına alındı ve tedaviyle geçirmesi gereken yaz sezonunu oradan oraya gezerek geçirmek durumunda kaldı. Milli takıma bu süreçte pek bir katkısı olmadığı gibi sakatlığının ilerlemesiyle bir kez daha kış sezonuna geç girdi. Bu son sezondaysa Fenerbahçe kendisinden doğru dürüst faydalanamadı bile. Bu yıl da milli takım kampına alınmaması için bu kez çok daha güçlü bir muhalefet yapılıyor Fenerbahçe tarafından. Milli takım kadroları açıklanmadı ama bildiğim kadarıyla Seda şu anda kampta değil. Seda’nın bu sakatlık sendromundan yakayı kurtaramadığı sürece Fenerbahçe’de veya x bir takımda oynamasının bir esprisi yok. Fenerbahçe Seda’yı minimum yıpranmayla kullanmaya çalıştığı halde verim alamazken birinci çapraz olarak gideceği bir takımda ne kadar etkili bir performans sağlayabileceği tartışılır. Oyununda büyük bir gelişim olacağını zannedenler Seda’nın tek çapraz rolünde üzerine binmesi muhtemel yükle sakatlık ve performansının çok daha kötü bir noktaya kayacağının farkında değiller sanırım.

Seda’nın son iki sezonda performans açısından tavan yaptığı maç sayısı bir elin parmağını bulmuyor. Çoğu kişi bunu 4 oynatılmasına bağlıyor ki benim de katıldığım bir görüş bu ancak Fenerbahçe Seda’dan tam randıman alabileceğini bilse herhalde tutup da şu ortamda yabancı çapraz transfer etmez. Zaten Seda milli takımda da Neslihan’ın hamilelik dönemi dışında pek çapraz oynama fırsatı bulamadı. Burada da teknik ve fiziksel yapısına ters bir şekilde kullanılmaya çalışılıyor. 

Seda gibi oyuncular ortalama 15 yaşından itibaren aşırı yoğun bir trafiğin içerisine sokuluyorlar. 12 ayın 5 sezonu kulüp, 6,5 ayı da milli takım kamplarında geçen çok uzun yıllar söz konusu. Bazı oyuncuların bünyeleri bu duruma çok fazla tepki vermese de Seda ve benzer oyuncularda nükseden fiziksel yıpranmayı görmemek mümkün değil. Federasyon’un oyuncuları makineye çeviren bu düzenine kulüplerin ses çıkarabilmesi pek kolay olmuyor haliyle. Bu konuda en muhalif kulüp olan Fenerbahçe 2 yıl önce Eda Erdem yüzünden de Federasyon’la papaz olmuştu. TVF’nin artık takvimde biraz boşluk açması ve hem oyuncuları hem kulüpleri rahatlatacak bir düzenlemeye gitmesi gerekiyor. Zaten final four'una ev sahipliği yaptığımız halde Avrupa’nın dört bir yanında sonucu hiçbir şeye etki etmeyecek onlarca eleme maçı oynadığımız bir Avrupa ligi saçmalığı var mesela. Takımın bir arada oynama alışkanlığı kazanması tabi ki önemli bir mevzu ama zaten sezonun darlığı nedeniyle aşırı sıkıştırılmış bir takvimden çıkan oyunculara 10 günlük bir izin verip asıl amaç olan 6 ay sonraki turnuva için haydi kampa demenin ve Evliya Çelebi misali oradan oraya koşturtmanın mantıklı bir tarafı yok. Bu sezonki yaz takvimi önceki yıllara kıyasla gene rahat sayılır aslında ancak araya Akdeniz Oyunları falan girdiğinde iş içinden çıkılmaz hale geliyor. Federasyon aynı anda 2-3 A Milli Takım kurup eş zamanlı maçlara çıkarıyor. Federasyon’un bu tutumu yaz sezonunun bitiminde ara verilmeden başlayan kulüp sezonunda bu kez ulusal takıma çok oyuncu gönderen kulüpleri vuruyor.  Bu sezonun başındaki Süper Kupa maçını bir hatırlayalım. Oyuncuların bir arada antrenman bile yapmadan, yabancıların uçaktan inip maça çıktığı, antrenörlerin bile gelemediği komedi bir organizasyon vardı.  

Yukarıda belirttiğim gibi bu durum sadece A takım seviyesi için geçerli değil. Avrupa Şampiyonu yıldızların takvimine de bir bakın. Bu çocuklar daha aldıkları madalyaları odalarına asamadan yollara düşmüş vaziyetteler. Tabi ki tek suç Federasyon’da değil. Uluslararası takvimi Japonya merkezli hazırlayan FIVB ve onun uydusu CEV’in de kıyıya köşeye yerleştirdiği bir dolu lüzumsuz turnuvayla bu arap saçı takvimin oluşumunda inkar edilemez bir payları var. Fakat Federasyon’un yerli oyuncuları bu kadar düşünüyorlarsa en azından gereksiz turnuvalara katılımı minimuma indirerek ve kamp dönemlerinden biraz feragat ederek oyunculara bir nefes aldırması en az 2+1 kadar herkesin yararına olacaktır.

Hiç yorum yok: